Tarihçe İstanbul'un rivayeti bol kahramanları
curcunabaz akrobatlar mumcular
tulumcular deliler nahılcılar
gözbagcılar güreşçiler müzisyenler
hayvan oyn ip canbazı soytarılar
kasebazlar köçekler anka kuşu
  Soytarılar
Osmanlının maskaraları.. Soytarılar, şenliklerde bir yandan dansedenleri gülünç bir biçimde taklit etmeye uğraşan, komik kılıklı ve tavırlı oyunculardı. Bu soytarılar, gösteriler sırasında gözbağcılıktan korkup saklanır, oyunun hilesini çözmeye çalışır, dansçıların yanında durup onları savrukça taklit eder daha iyi taklit edemeyeceklerini gösterir, beceriksizliklerini ortaya çıkarmaya çalışırlar, kısaca seyirciyi güldürmek için ne gerekirse yaparlardı.
Minyatürlerde bir de bu soytarı ve hokkabazların yanında çeşitli araç ve gereçleriyle tef çalgıcılarına, zilli maşa çalanlara rastlarız. Bunları hayvan oynatıcılarının yanında da görürüz.
Hokkabazların bu güne kadar gelen en büyük özelliklerinden biri de yanlarındaki bu soytarı kılıklı yardımcıları, yardak veya yardakçılarıyla yaptıkları konuşmalar, söyleşmelerdir. Bunların çeşitli adları vardı: Mudhik, pusatçı, nekre, binevâ, maskara, curcunabaz, cin askeri, tulumcu vb. Karagöz'de de Beberuhi denilen cüce, sivri külahı ile bir bakıma soytarı ailesindendi.
18.y.y. çarşı resimlerinde gördüğümüz soytarıların giyimleri de üzerlerindeki çok renkli baklava biçiminde parçalardan oluşan yelekleriyle tıpatıp Arlecchino'nun giyimine benzerdi. Soytarılar siyasal taşlama da yapardı.
1582'de III.Mehmet adıyla tahta çıkan şehzadenin 52 gün 52 gece süren sünnet düğününde Osmanlılar, İran'la savaş durumuna girmişlerdi. Şenlik sırasında seyirciler arasında bulunan İran elçisi hakaretlere hedef olmuştu. Bu şenliklerle ilgili minyatürlerde soytarıların Safevî sarığını nasıl alaya aldıklarını görürüz. Bununla top gibi oynuyorlar, kıçlarının üstünde dengede tutuyorlardı.
Bu şenliklerde maskeli soytarıları görenlerde pek çoktur. Osmanlı döneminde özellikle de saray, soytarılara özel bir yer verirdi. Sarayın ak ve kara cüceleri, padişahı ve çevresini eğlendirirdi. Soytarılar, esnaf loncalarının geçit alaylarında gösteriler yaparlar, ayrıca gelin alaylarının başında da giderlerdi. Ressam Melling'in İstanbul'da böyle bir gelin alayını gösteren tablosunda alayın başında , Kanuni Süleyman'ın düzenlediği şenliklerden birini gösteren bir minyatür de alayın önünde giden bir soytarıya rastlarız. Soytarıların padişahın bulunduğu geçit alaylarının başında gitmesi bize Osmanlı da ne kadar önem gördüğünü de kanıtlar..